Ölüm Ve Ben

Ölüm bana ilk dokunduğunda daha dokuz günlüktüm. İsmimi ölüm koymuştu benim. O günden beri onun kulağıma fısıldadığı isimle çağırıyorlar beni. Adımla seslenildiği her vakit, ölüm bir kahkaha daha atıyor karşımda. Ölüm bana ilk vurduğunda daha altı yaşındaydım.Başımı okşayan eli hissedemez hale getirmişti beni. Oturduğum dizi, gördüğüm yüzü, öptüğüm eli alıp götürmüştü benden. O gün öyle bir vurmuştu ki, ağlayamadım bile. Onun yerine boğazıma bir şey düğümlendi.Yıllardır yutkunamadım o acıyı ve özlemi. Her nefes alışımda, ölümün tokadı patlıyordu suratıma.
Ölüm, her Eylül ayının 27'sinde uğrar bana. Yeni bir yaşa girdikçe, biraz daha büyüdükçe bir adım daha yakından hissettirir nefesini. Büyümek demek, ölümün nefesini bir adım daha yakından hissetmektir benim için.
Her şeye rağmen ölüm, ruhuma vurulmuş bir pranga olan bedenimden kurtaracak bir anahtardır. O anahtar zincirlerimi çözene kadar, ölüm bana çok şey borçlu.

İSMAİL ARIK

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAHARE

GİDİYORUM

GİDENDEN KALAN