Kayıtlar

ÖYLE

Resim
ÖYLE Öyle soğuk bir hava vardı ki dışarıda, sokağın köşesinde oturmuş dizlerini karnına doğru çekip dizlerinin arasına da ellerini sokmuştu ısınmak için. Başını sokacak bir evi olmadığından ısınmak için yapabileceği tek şey buydu. Yamalı ceketi ve çöpten bulduğu ucu yırtık eldivenler ısınması için yeterli olmuyordu. Kaldı ki, üst gövdesini kapatsa bile bol paçalı kumaş pantolonunun açık yeri soğuğun içine işlemesine davetiye çıkarıyordu. Saçı ve sakalı birbirine girmiş pasaklı bir görünümü vardı. Etrafından geçen kimi insanlar için bir acıma hissiyatına kimisi için de bir tiksinti belirtisi olan yüzlerin buruşmasına neden oluyordu bu hali. Onunsa kendi haliyle ilgili tek düşündüğü onu bu yalnızlığa mahkum eden nedenlerdi. Bugün bu soğukta bile aklı hala oradaydı. İnsanların bakışları, düşünceleri, onu dilenci zannedip önüne para atmaları yakmıyordu canını. Onun canına okuyan şey yalnızlığıydı. Bu yalnızlığı kendisi seçmemişti elbette. Bu onun tercihi değildi. Onun yalnızlı...

GİDENDEN KALAN

Resim
GİDENDEN KALAN Hasretin çürümüş eşiğindeyim, adı yok bunun Küçüklükten girmişim bu beşiğe Sallayan bir kır saçlı adam Kimdir çözemedim bir türlü Bakışı bir başka gülüşü bir başka Benden öteye öteden bana gelmiş Yıllardır sallar dururmuş Konuşmayız ne vakittir Ne sesini işittim ne de öfkesini Öylece durup güler bana Kalbi bir başkadır hissederim Olanlardan olmayan bir kimse Hem kalbimin ta içinde hem karşımda Ne vakit ağlamaya yakın Durur bakar gözlerime Gözyaşı artık ondan akar Bense sadece yutkunurum. Sonradan öğrendim adını Ben ondan biriymişim Üstümü kirlettiğimde ilk ona koşarmışım O gündür hep kapısında beklerim Yine gelsin sallasın beşiğimi Ses yok seda yok Gitti dediler hemen sonra Bekleme gelmez artık Bense onu gülüşünden işitirim Bilirim beni bekler  Benim onu beklediğim gibi Ne o geçer eşiği ne de ben.  Öylece durup dinleriz birbirimizi İSMAİL ARIK

YAŞAMAK

Resim
YAŞAMAK Yaşamak demek yalnızca nefes almak demek değildir. Yaşamak, insanın algılayabildiği en üst kavramdır. Mutluluk, hüzün, sefalet, açlık, zenginlik, aile, arkadaşlık, sevgi, hissiyat... Bu gibi kavramlar ve hisler, yaşamanın alt dallarıdır. Yaşıyorum  demek için illa mutlu olmak, varlıklı olmak gerekmez. Bunlar yaşamak ummanındaki damlalardan başka bir şey değildir. Yağmur yağdığında kafamızı yukarıya kaldırıp her bir damlanın  suratımıza çarpışını hissetmek, küçük  bir çocuğun bakışlarında gördüğümüz saflık, felaketler karşısında düştüğümüz dehşet, canlı olan ne varsa onlarda hissettiğimiz merhamet, ailemizde hissettiğimiz sıcaklık, ayazda maruz kaldığımız serinlik, bir sevgili de taktığımız Aşk... Yaşamak, bunların bütünüdür. Her bir kavrama muhatap olmaktır. İstemediğimizi bir kenara atıp "buna yaşamak denmez" demek değildir. Yaşamak her şeye rağmen, sahip olup olmadıklarımıza bakmadan, her bir duyguyu iliklerimize kadar hissetmektir. Yaşamak ömürle tü...

ÇAĞRI

Resim
ÇAĞRI Hayatımda umuda ve güzel olan şeylere dair hiçbir şey yaşamadım ki onları çağırayım. Ne zaman mutlu olduğumu veya  iyi şeyler yaşadığımı hissetsem sonrasında müthiş bir hızla beni terk etti o yaşadıklarım. O kadar çok kaybettim ki umut adına, mutluluk adına bir şeyler hayal etmekten korkar oldum. Nihayetinde bir şey gördüm. Hayatımda tüm dengemi alt üst eden bir şey. Bu şey hepsinden farklı gibiydi. Bırakıp gitmeyecek beni tüm korkularımdan arındıracak gibiydi. Geceme bir ay gibi doğmuş ve yüreğimi aydınlatmıştı. Derken onun bir ahmak ıslatan olduğunu fark ettim. Ne yalancı ne sahteydi ama hepsinden daha tehlikeliydi. Çünkü geride, korkularımdan arınma cesaretini göstermekle ilgili büyük bir korku bırakmıştı. İşte, hayatımda hep bir veda bir  hayal kırıklığı oldu. Umudum tanınmayacak bir hale geldi. Ben de hep onları çağırdım. Vedayı, ölümü, umutsuzluğu çağırdım. Çünkü çağırdığımda gelen bir tek onlar vardı.  İSMAİL ARIK

DOĞUŞ

Resim
Bugün sebepsiz bir gülümsemeyle uyandım. Güneş bir başka doğmuştu. Aydınlığı kalbime kadar ulaşmıştı. Saksıdaki çiçeklerim bir başka kokuyordu. Yapraklarında neşe biriktirmişlerdi. Sokağın sesi bir başka ulaştı kulaklarıma. Sanki bir haberi müjdeliyorlardı. Göğün mavisi beyaz bulutlarla yarışıyordu kendisini göstermek için. Bunu önce ben söylemek istiyorum diyordu adeta. Sonra kuşlar, aralarında bir şeyler fısıldıyorlardı kıkırdayarak. Tüm dünya bir olmuştu da bana bir haberi ulaştırmak için sabırsızlanıyordu. İşte o sırada bir şarkı çalındı kulağıma. Senin doğuşunu müjdeliyordu. O an farkına vardım. Bugüne kadar buz dağına yazardım, meğer o buz dağının ardında sen varmışsın.

BAHARE

Resim
Azadeyim azade... Tüm yüklerimden uzağa. Ne bir ayın şehvetli yüzü ne de bir güneşin tatlı tebessümü,  Ağaçtan kendini bırakan bir sonbahar yaprağıyım artık, Neyim varsa verdim, en son kendim kaldım geriye.  Azadeyim azade... Tüm yüklerimden uzağa.  Sandım ki anlamışım, anladım ki sanmışım.  Köklü sarsıntılarımın sebebi benmişim meğer, Tüketmişim onca beni hiç duraksamadan  lime lime etmişim kendimi onca yük sırtımdayken.  Azadeyim azade... Tüm yüklerimden uzağa.  Beni bir yoran var diyordum ya,  Kendime doğru koşarken kendimden kaçarmışım ben. İSMAİL ARIK

MANOLYA

Resim
MANOLYA Gözlerin manolya gözlerin...  Bir denizin ahenkle dans edişi gibi baktırmıyorlar başka yöne.  Dalga dalga git gel yapıyor bakışların,  Uzaklardan selam getiriyorlar, Sensiz diyarların feryatlarını fısıldıyorlar kulaklarıma.  Usul usul esiyorlar ruhuma,  Ve titretiyor bedenimin en ücra zerrelerini bile.  Gitmiyor bir türlü dudakların önümden manolya,  Bir nefes kadar yakın öpülecek dudakların,  Ve bir öpüş kadar aralanmış bekliyorlar.  Gözlerin manolya gözlerin,  Bana en derin acılarımı izlettiriyor her defasında irkilerek uyandığım,  Ve bir türlü gözlerimi açamadığım hayallerim canlanıyor onlara baktığımda.  Göz kapaklarım en yorgun haliyle bile mücadele ediyor onlar için.  Kalbim bir an daha çarpıyor seni görebilmek adına  Gözlerin manolya gözlerin... İSMAİL ARIK